Akademisyen Buluşmalarının ikincisi Beykent Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Ercan Akyiğit katılımıyla gerçekleşti. Akyiğit samimi üslubuyla yaşamsal tecrübelerinden bahsetti.

Ercan Akyiğit hukukçuların, toplumun ve bireylerin krizlerine ek olarak kriz yaratmasını değil, krizlerin çözülmesine yardımcı olması gerektiğini belirtti. Verdiği akılda kalıcı örnekler ve akıcı anlatımıyla gençleri etkiledi.

“Tarihsel gerçekleri gün yüzüne çıkardı.”

İş hukukunun tarihsel süreçlerini anlatan Prof. Dr. Ercan Akyiğit, katılımcılarla aslında iş hukukunun bu topraklarda yeni gelişen bir kavram olmadığını öteden beri var olduğunu söyledi. Tarihteki ilk işçi-işveren arasındaki toplu sözleşmenin 1776 yılında Kütahya’da imzalandığını belirten Akyiğit iş hukukundaki bilinmeyen tarihsel gerçekleri gün yüzüne çıkardı.

4857 Sayılı İş Kanunu gereğince çeşitli iş hukuku kavramlarından bahseden Ercan Akyiğit iş hukukunun gelişiminden ülkemiz açısından önemine ve pek çok detaya değindi. Bu detaylardan özellikle göze çarpanı katılımcıların sorduğu sorularla birlikte, “alt işverenlik kavramı, geçici iş ilişkisi kavramı, işçinin ve işverenin ödeme yükümlülüğü” kavramları oldu. Akyiğit İş hukuku ilişkilerinin gelişimi için tavsiyelerde bulundu.

“Sizi sizden iyi kimse bilmemektedir.”

Konuşmalarına katılımcılara tavsiyelerde bulunarak devam eden Ercan Akyiğit, “Gerçeği siz biliyorsunuz mazeret uydurmak yerine olabildiğince dertli ve yürekli biçimde kendi üzerinize yürümeyi düşünün sizi sizden iyi kimse bilmemektedir. O yüzden de hesabı en iyi siz yaparsınız” dedi. Akyiğit konuşmasına hayata dair önerilerde bulundu.” Bir şeyler yaparken mezun olduğunuzda, herhangi bir değerlendirme yaparken size önerim en sağlıklı mukayese yöntemi sizi kendi verilerinizle mukayese etmektir.”

“İşimizi en iyi şekilde yaparsak memlekete de düşüncemize de en büyük iyiliği yapmış oluruz”

Ercan Akyiğit güncel olaylardan da bahsetti. Geçen günlerde Nobel ödülü kazanan Aziz Sancar’ın bir röportajını izlediğini ve Aziz Sancar’ın Türkiye ile ilgili haberlerde memleketi için üzüldüğünü ve aynı şekilde Akyiğit de Almanya’da öğrencilik zamanlarında da aynı düşüncelerde olduğundan bahsederek, “İşimizi en iyi şekilde yaparsak memlekete de düşüncemize de en büyük iyiliği yapmış oluruz” diyerek devam etti.

“Mevcudu veren utanmaz.”

Prof. Dr. Ercan Akyiğit Çukurovalı olduğunu söyleyerek Çukurova yöresine ait bir atasözünü aktardı. “Mevcudu veren utanmaz.” “Sınırları zorlarsanız, dürüstçe çalışır ve gayret ederseniz sonunda mutluluk ve rahatlık vardır. Sana düşeni vermeli, gayret göstermelisin sonrası ise nasip sen çekip gidersen de o işten nasibin o kadardır” diyerek devam etti. Akyiğit işin özünün beyin ve yürek olarak oraya yönelmek olduğuna dikkat çekti. “Tesadüfen birilerinin üstünde olursanız o sizin başarınız değildir. Ya birilerinin lütfudur ya da sizin hak etmediğiniz halde getirdiği bir şeydir sonra çok tehlikeli bedel ödersiniz” dedi.

“Sonra gelecek kuşaklara güzel örnekler olun.”

Ercan Akyiğit öğrencilere öneri olarak; “Hem öğrenciliğinizde hem de bundan sonraki yaşamınızda avukat, hakim veya savcı olarak memleketin şu veya bu yönünde söz sahibi olacaklar,diğer meslekler kendi meslekleri ile bağlantılı olarak kendi memleketleri için değişik görevlerde bulunacaklar umarım yaşadıklarınızı iyisiyle kötüsüyle unutmazsınız ve o cesareti de dürüstçe gösterirsiniz ve sizden sonra gelecek kuşaklara güzel örnekler olursunuz diye dua ediyorum ve diliyorum.” dedi. “Dünyanın gelişmiş ülkelerine baktığımızda diğerlerini taklit ederek, kendi dilini unutarak bir yerlere gelmiyor. Bizde ise hep yabancılaşma söz konusu.” diyerek bu konuda endişelendiğini belirtti.

“Tüm hassasiyetinizi işinize verin.”

Yaşamsal deneyiminden gençlere tavsiyelerde bulunan Ercan Akyiğit, hukukçuların toplumun ve bireylerin krizlerine ek olarak kriz yaratmasını değil, krizleri çözüme bağlayıcı ve sorunların doğru yönetimi sağlayan bir meslek etiğine sahip olması gerektiğini anlattı. Verdiği örneklerle birlikte ruh ve beden bakımından aynı hedefe yönelmiş bireylerin daha başarılı olacağını dolayısıyla bir iş ile ilgilenirken o işe ilişkin tüm hassasiyetimizi vermemiz gerektiğini ifade etti.

Hukukun sınav sistemine yabancı olması gereken bir bilim dalı olduğunu hukukun öğrencinin muhakeme yeteneğini konuşturmasını ve hocanın onu ölçmesini gerektiren bir dalı olduğunu ve sistemde bu yönde bir tuhaflık olduğunu dile getirdi. “Başkası olarak kendimiz olamayız yabancılaşarak kendimizi yakalayamayız. Umarım sizler farkında olur ve kendimize yabancılaşmak yerine yabancıyı fark ederek kendinizi daha iyi tanırsınız” diyerek konuşmasını noktaladı.

Gençlerden gelen sorulara yönelik açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Ercan Akyiğit, İBB Gençlik Meclisi üyeleri tarafından takdim edilen Teşekkür Belgesinden sonra gençlerle beraber hatıra fotoğrafı çekildi